24 Haziran 2014 Salı

Günebakan Çiçeğinden Başka Çiçeklere, Çiçeklerden Şairlere

Birkaç ay önce birkaç paket tohum almıştık. Her gün suladık, merakla bekledik. Sonunda çiçek açmaya başladılar. Ömürleri kısa ama yine de çok güzeller. Doğa her geçişinde dokunuyor günebakana. Bazen karıncalar tırmanıyor, onlarla konuşuyor : )

Çiçek Açan Günebakanımız

Günebakan çiçeğinin tutkusu, adı üstünde güneş. Güneş ne tarafta ise yüzünü ona dönmek ister, güneşi göremeyince boynu bükülür. Günebakan, benim en sevdiğim şairlerden biri olan Can Yücel'in en sevdiği çiçekmiş. Vasiyeti gereği günebakan çiçekleriyle uğurlanarak gömülmüş. Benim de aklıma günebakan düşleri geldi tabi.
"Pencereler bırak açık kalsın
Geceleri yağmurlar yağsın
Günebakan düşlerimiz yağmur sesleriyle çoğalsın"
Yeni Türkü Şarkısı, Can Yücel Şiiri- Günebakan

Yaz çoktan başladı, havalar çok sıcak gidiyor derken güzel bir yağmur yağdı ve birazcık serinledik. Ağaçlar ve çiçekler yağmur sonrası çok güzel görünüyorlar. Aşağıdakiler kamerama takılanlar...

"Çiçekler ağaçlarda kalsın, uçurtmalar göklerde...
Haziran temmuz ağustos birbirine sokulsun...
Ne olur bu böyle olsun."
Edip Cansever

"Bir çiçek duruyordu, orda, bir yerde
Bir yanlışı düzeltircesine açmış;
Gelmiş ta ağzımın kenarında
Konuşur durur."
Cemal Süreyya

"Çiçek sulandığı kadar güzeldir
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli
Bebek ağladığı kadar bebektir
Ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren,
Sevdiğin kadar sevillirsin..."
Can Yücel

"Kitaplar ve çiçekler birçok kimse için ekmek kadar lüzümludur."
Balzac

12 Haziran 2014 Perşembe

Bir Yoga Hikâyesi

Uzun zamandır aklımda yoga vardı. Gözleri kapalı, bağdaş kurmuş bu insanların tam olarak ne yaptığını merak ediyordum.Yoga yaptığını ilk bildiğim kişi Madonna idi : ) Rol model almak için biraz çılgın olduğu kesin, ancak yoganın vücudu üstündeki olumlu etkisine hayran olmamak elde değil.
http://www.dietsinreview.com/
Yoga ile ilgili aklımda sadece birkaç şey vardı:
  • Disiplin gerektirdiği - ben disiplin severim.
  • Felsefesi olduğu - hemen öğrenelim.
  • Meditasyon etkisi olduğu - daha ne isterim!
  • Kaslar için ve özellikle dik bir duruş için iyi olduğu.
Başladım yer aramaya. The Mat Yoga Studio diye bir salonun reklamını gördüm. Move-Awaken-Transform kelimelerinin ilk harflerinden oluşuyor ismi. (Mat aynı zamanda yere serilerek üzerinde yoga yapılan malzemenin adı.) Harekete geç, uyan ve dönüş diyor.Çok iddialı değil mi? Kendinizi Mat'ta yeniden tanımlayın diyordu. Ben bu tanımlama işlerine ciddi kafayı takmış olduğumdan dikkatimi çekti.Hayat ciddi, yoga ciddi olmak zorunda değil diyordu. 30 günlük bir deneme paketi vardı. Bu 30 gün istediğiniz sınıfa, istediğiniz kadar devam edebiliyordunuz. Ben de denemekten ne çıkar dedim başladım.

http://www.thematyogastudio.com/
http://www.thematyogastudio.com/
Ne zaman bir işi hafife alsam devamında boyumun ölçüsünü almışımdır. İlk dersten sonra bacaklarımın arkasını hissetmiyordum. Hareketlerin hepsini yapamadığımı söylememe gerek yok sanırım. Sınıftaki öğrenciler ise beni benden aldı. Aralarında en az 70 yaşında olanlar vardır diyeceğim bu insanlar hiç zorlanmadan - ya da o gün bana öyle geldi - yaptılar yogalarını gittiler. Bu nasıl bir zinde olmaktır bilemedim.

Bir süredir bu sınıfa devam ediyorum. Ne öğrendin diyecek olursanız, öncelikle nefes derim. Olayın özü nefes alıp vermekte. Belirli sıralarla tekrarlanan duruşlar var, bu duruşlar boyunca doğru bir şekilde nefes alıp vermeye çalışıyorsunuz. Fonda da dinlendirici müzikler oluyor. Hareketlerin bazılarını belirli bir noktaya odaklanmadan yapmak mümkün olmuyor. Hoca sürekli vurgu yapıyor, kendinizi sakın yargılamayın. Ne kadar yapabiliyorsanız o kadar.

En sonunda, gözler kapalı, dinlenir bir pozisyonda iken hoca bazı cümleler okuyor. Çoğu ana odaklanmak, anı yaşamakla ilgili. Yaşadığımız anın kıymetini bilmekle ilgili. İnsanın içindeki aydınlanmanın önce kişinin kendisini kabullenmesiyle başlayacağını söylüyor. Finali ise selamlama-namaste ile yapıyor. Diyor ki içimdeki ışık içinizdeki ışığı onurlandırsın.

http://www.thematyogastudio.com/
Yoga kelimesi ne anlama gelir, felsefesi nedir, tarihçesi nedir; daha çok öğrenince anlatabilmek dileğiyle.

3 Haziran 2014 Salı

Okuma Saati

Uyumadan önce kitap okuyoruz, bazen ekstradan masal anlatıyorum.
En sevdiğimiz kitaplardan birini sizinle paylaşmak istedim. Türkçe çevirisi var mı diye baktım ama varsa da ben göremedim. Kitabın ismi Not Your Typical Dragon.
http://timbowersart.blogspot.com/
Dan Bar-el yazmış, Tim Bowers görselleştirmiş.
"Bildiğiniz Ejderhalardan Değil" şeklinde anlatıyorum Doğa'ya okurken. Önce İngilizce okuyorum, sonra kendimce Türkçe anlatıyorum.
http://timbowersart.blogspot.com/
Kitabın kahramanı Crispin. Kendisi altı yaşında bir ejderha, ailesindeki tüm büyükleri ateş üfleyebiliyor. Doğum gününde mumları üfleyerek yakması beklenirken ağzından krema püskürtmesiyle başlıyor hikaye. Doktora götürüyorlar, ağzını açtığında yara bantları geliyor. Okul çıkışı ateş üfleme kursunda ise marşmelovlar geliyor, koç çok sinirleniyor. Gerçek bir ejderha olmadığını o kadar vurguluyorlar ki Crispin evden kaçıyor. Bir mağaraya yerleşiyor, sonrasında bir şövalye ile karşılaşıyor. Şövalyenin babası da ondan ateş üfleyen bir ejderha ile dövüşmesini bekliyor. Genç şövalye ve Crispin, Crispin'in ateş üfleyebilmesi için şövalyenin kitabında yazan önerileri uygulamaya çalışıyorlar. Bu süreçte Crispin'in ağzından alev dışında ayıcıklar, plaj topları, kırmızı kurdelalar, vb çıkıyor.
http://timbowersart.blogspot.com/
Bakıyorlar ki başaramıyorlar, Crispin eve dönüyor. Aslında beraber dönüyorlar. Tam genç şövalye hoşçakal demek üzereyken babası geliyor. Durumu anlayıp Crispin ile alay ediyor. Buna sinirlenen Crispin'in babası, ağzından çıkan alevlerle her yeri tutuşturuyor. Tüm ejderhalar koşuyor ama alev üfleyen bu canlıların hiçbiri alevleri nasıl söndüreceklerini bilmiyor. Sevgili Crispin ağzını açıyor ve bilin bakalım ne geliyor? Su. Crispin alevleri güzelce söndürüyor.
Hikayenin sonu Crispin'in bir sonraki doğum günü partisi ile bitiyor. Bir yakınları Crispin'e bakarak, babasına oğlunun bildiğimiz ejderhalardan olmadığını söylüyor. Babası da evet değil, benim oğlum çok özel bir ejderha diyor.
Çok eğlenceli bir dille, diğerlerinden farklı olmanın kötü birşey olmadığı anlatılmış.
Kitabın İngilizce seslendirmesine buradan ulaşabilirsiniz.