4 Mart 2015 Çarşamba

Bir Anma Töreninden...

İki satır yazmayalı yine günler olmuş sevgili blog.Şubat ayında hiçbir şey yazmamışım, söylemiyorsun! Ne çabuk gelip geçti geçen ay değil mi? Yılın en kısa ayı ne de olsa; benim çok sevmediğim, bir an önce bitse keşke dediğim aylardan biri...

Burada yaklaşık on gündür hava insanın içini daraltıyor. Önce iki gün buz yağdı, kar yağsa insan sevinir, heyecanlanır değil mi : ) Bütün yollar beton olduğu için, bir güzel dondular. Okullar iki gün tatil edildi. İnsanlar işlerine gidemeyip evlerden çalıştı mümkün olduğunca. Sabah henüz 7:45'te 8 tane kaza haberi vardı. Üçüncü gün sulu kar yağmaya başladı ve hava sıcaklığı biraz yükseldi. Ancak haftanın devamında tekrar düştü ve karla, buzla bitirdik haftayı.Genelde yılda bir kez olurmuş böyle, ama ilk defa bu kadar uzun sürüyormuş. Güneşli günleri dört gözle bekliyorum.

Geçen hafta İspanyolca öğretmenim annesini kaybetti. Dün de cenaze töreni vardı, ona katıldım. Cenaze töreni diyorum ama burada daha çok "Celebration of Life Ceremony" ya da "Memorial Ceremony", yani ölen kişinin hayatını kutlama töreni, ölen kişiyi anma töreni gibi ifadeler kullanılıyor. Törenin içeriğini de deneyimledikten sonra bu ifadeler kafamda daha iyi oturdu.Töreni sana kısaca anlatayım blog.

Tören bir Katolik kilisesinde oldu.(Çok hakim olmamakla beraber, Hristiyanlar üç ana mezhebe ayrılıyorlar: Katolik, Ortodoks ave Protestan.Katolik kelimesi "evrensel" anlamına geliyor. Katolik kiliseleri de Roma'daki yönetime bağlılar ve Papa'nın evrensel yetkisini kabul etmiş durumdalar.)

Törenin yapılacağı salonu bulmaya çalışıyorum, dışardan resim sergisi gibi görünen bir kısım var. Tam da burası değildir herhalde dediğim yerdeymiş tören. Salonun girişinde bir anı köşesi hazırlanmış, bolca resim ve yazı var. Dışarıdan gördüğüm resimler onlarmış meğer. Her ziyaretçi, bir deftere adını yazıyor ve eğer isterse taziyelerini  de yazılı olarak paylaşıyor. Yakaya takmak için fotoğraflı kartlar hazırlanmış. Bir de tören içeriğini ve programını kapsayan güzel bir kitapçık vardı. (Bir taraftan da kendimi eleştiriyorum içimden, anma törenine geldin ama içeriğini analiz ediyorsun diye!)

Kitapçık aile tarafından seçilmiş dualardan, nerede ayakta durulacak, nerede durulacak, nerede "amen" denecek gibi ayrıntılardan; söylenecek ilâhilerin nota ve sözlerinden, aradaki konuşmaların metinlerinden ve resimlerden oluşuyordu. Özenle hazırlanmıştı.

Kitapçıkta yazanlar sırayla yapıldı. Oradaki ruhanî havayı burada yazarak anlatmam çok mümkün değil sanırım. Ailesi güzel kıyafetler giymişlerdi, yüzlerindeki ifadeyi görmezsen düğüne gelmişler zannedebilirdin blog. Çiçekler, mumlar vardı, tütsü kokusu da geliyordu; değişik bir ortamdı ve farklı bir tecrübe oldu benim için. Ben sadece dinledim ve izledim. Ayağa kalkılan yerlerde ben de ayağa kalktım. Piyano eşliğinde ilâhileri söylediler. Bir de komünyon ayini yapıldı, Ekmek-Şarap ayini olarak da biliniyor. Dua ederek törenin bu kısmını tamamladılar.

Çıkışta, resimlerin olduğu bölümde küçük bir kokteyl oldu. Yiyecek ve içecekler ikram edildi, herkes tek tek taziyelerini paylaştı.Törenin sonu ise benim en sevdiğim kısım.Öğretmenimizin annesi 90 küsur yaşında vefat etmiş. Onlar da çok sevdiği renk olan mordan, yaşı kadar uçan balon almışlar. Herkesin eline bir demet balon verildi ve aynı anda tüm balonlar gökyüzüne uğurlandı. Uğurlanırken de "Cheers!" diye coşkuyla bağırdı herkes. "Cheers!" hem "hoşçakal" demek hem de "şerefe" demek. Balonlar yükseldiler, yükseldiler ve sonunda gökyüzünde gözden kayboldular...