25 Mart 2014 Salı

Konuşma Grubu: "Ufak" Konuşmalar

Evin yakınındaki kütüphaneye üye olduğumdan daha önce bahsetmiştim. Kütüphanenin organize ettiği, ana dili İngilizce olmayan (ESL - English as Second Language) yetişkinler için bir konuşma grubu var: Small Talk. Grup, bir kütüphane görevlisi ve bir ya da iki gönüllünün önderliğinde haftada bir kez toplanıyor. Her haftanın konusunun yazılı olduğu bir program var. 

Toplanan kişi sayısına göre birden fazla grup oluşturulması gerekebiliyor. Önce kısaca herkes kendini tanıtıyor. Sonra o haftanın konusuyla ilgili deyimler çalışılıyor. Deyimlerle iş bitince, tartışma soruları kısmına geçiliyor.

Bu haftanın konusu "Ağız ve Dişler (Mouth and Teeth)" idi. Bizdeki deyimlere benzer deyimler görmek güzeldi. Örneğin dilini ısırmak (bite one's tongue), dudakların mühürlenmesi (lips are sealed/lips are zipped), dilimin ucunda (on the tip of one's tongue), çiğneyebileceğinden büyük lokma koparmak(bite off more than one can chew). Bu hafta tam 18 deyim çalışıldı.

idioms

lips are zipped


Tartışma sorularından aklımda şunlar kalmış: 
  • Dedikodu yapar mısınız, sizce dedikodu yapmak doğru mu? Tartışma dedikodunun tanımı ile başladı ki bu benim en çok hoşuma giden kısımdı: "First, Let's define gossip". Başka biri hakkında konuşmak. Peki başka biri hakkında iyi yönde konuşulsa yine de dedikodu olur mu? İyi ya da kötü olarak ayrım yapılamayacak konuşmalar olabilir mi? Sonunda konu döndü dolaştı, erkekler mi kadınlar mı daha çok dedikodu yapar sorusuna geldi : ) Gossip Girl dizisinin de adı geçti.

  • Kültürden kültüre gülümsemek farklı anlama gelir mi? Gülümserken dişlerinizi gösterir misiniz? Çin'li grup arkadaşımızdan en iyi gülümsemenin öndeki sekiz dişimizin (Üstteki sekiz dişi kastetti diye düşünüyorum.) görüneceği gülümseme olduğunu ve Çin'de bununla ilgili kurslar olduğunu öğrendim.  Bununla ilgili bir haberi okumak için tıklayın.
  • Sakız çiğnemek dişler için zararlı mıdır? Kültürünüzde sakız çiğnemeye nasıl bakılır? Burada Singapur'da sokakta sakız çiğnemenin yasak olduğunu ve çiğnendiği zaman ceza yazıldığını öğrendim.

  • Diş hekimlerinden, diş hekimine gitme korkusundan konuşuldu. Tayvan'lı grup arkadaşımız konuşmalarında hep okuduğu araştırma sonuçlarından örnekler veriyordu. Bugün ondan intihar oranının yüksek olduğu birkaç meslekten birinin diş hekimliği olduğunu öğrendim. Oranın yüksek olduğu diğer bazı meslekler için tıklayın.
  • Yasal veya dini nedenlerle yasaklanmış yiyeceklerden konuşuldu.
  • Kültürünüzde, kilisede dua edilirken olduğu gibi, konuşmadan sessiz kalmanızı gerektirecek durumlar var mı? Ben saygı duruşumuzdan bahsettim.
  • Sessiz kalma konusunda iddiaya girecek olsanız, ne kadar süre sessiz kalabilirsiniz diye tartışıldı. Burada kadınlar eşlerine kızdıkları zaman tepki olarak sessiz kalabildiklerini söylediler.

Geçen haftanın konusu "Sağlık (Medicals)" idi. Benzer şekilde deyimlerle başladı, tartışma soruları ile devam etti. Amerika'daki sağlık sistemi, modern tıp ve geleneksel tedaviler, uzun ve sağlıklı yaşam için neler gerekli, evde basit yöntemlerle tedavi, psikiyatrlar, terapiler, vb konularla ilgili sorular üzerinde konuşuldu. Eğer "psychiatrist" demek istemiyorsanız, kibarca "shrink" denilebileceğini öğrendim.

Gruptan Sorumlu Kütüphane Görevlisi

Not:
Kullanılan imajların alındığı adresler,ilgili sırayla aşağıdaki gibidir:
  • http://oels.byu.edu/student/idioms/idioms/on_tip_of_ones_tongue.html
  • http://inwritefield.com/2014/01/17/on-facebook-silence-can-be-golden/
  • http://hdwallpappers.com/gossip-girl-wallpaper-4/
  • http://sweetssweetiesweets.blogspot.com/2011/04/prohibition-of-chewing-gum.html

19 Mart 2014 Çarşamba

Hava Durumu

Çocukluğumdan beri hava durumuna bakmayı severim. Hatta 20:00'deki ana haber bülteninin hepsini izlemez, sadece sonundaki hava durumu tahminlerinin gelmesini beklerdim çoğu zaman. Bunun nedeni havanın yağmurlu olup olmayacağını merak etmemdi. Yağmur demek, tenefüste dışarı çıkmadan; küçük okulumuzun tek koridorunda veya sınıfta vakit geçirmek demekti.

Bu eski alışkanlıklığımla hep ertesi günün hava durumu tahminini merak ederim. Ankara'ya geldikten sonra, kışları acaba kar yağacak mı diye bakmaya başladım. Buz olur mu, ulaşım nasıl olur endişesi oldu hep. Yazları da Antalya'da hava sıcaklığı kaça kadar yükselecek diye bakarım. Şimdi de annelik içgüdüsüyle bakıyorum daha çok. Yanına bere koysam mı? Yağmurluk mu koysam? Öğleden sonra ısınacak gibiyse iki kat mı giydirsem?

Hava durumuna bakıyorum bakmasına da, fahrenhayta çok alışamadım. Gerçi telefondaki uygulamada ikisi yan yana, istersen F'ye ya da istersen C'ye tıkla Melek! Ama öyle olsun istemiyor işte beyin, kendisi hesaplamak istiyor. Ben de şöyle yapıyorum: Önce fahrenhayt olarak okuyorum, sonra zihnimden santigrata çeviriyorum. Sonra da C'ye tıklayıp doğru mu diye kontrol ediyorum. Şimdilik fahrenhaytı okuyunca aşağı yukarı şu kadar santigrat diye tahmin edebiliyorum.

Aslında basit bir çevirme işlemi var:  C = 5/9 (F - 32)
°F
°C
Fahrenhayttan 32 çıkartıp 5/9 ile çarpıyoruz.

Paydada 9 olduğu için çarpımda 9'un katları üzerinden bir referans tablosu oluşturmak rahat oluyor.

Diğer taraftan çeviri için de C ile 9/5'i yani 1.8'i çarpıp 32 ekliyoruz.

14
-10
23
-5
32
0
41
5
50
10
59
15
68
20
77
25
86
30
95
35

Örneğin bugün 54 °F, demek ki 10 °C'nin biraz üstünde. Bugün yağmur yok : )


[5/9 x (54-32) ]= (5/9 x 22) = 12.2 °C




16 Mart 2014 Pazar

Hayvanat Bahçeleri Hakkında

Pek çok anne-baba çocuklarını en kaz bir kez hayvanat bahçesine götürmüştür sanırım. Ben de çocukken Antalya'daki Karaalioğlu Parkı'nda yer alan hayvanat bahçesine gitmiştim. Küçük bir yerdi, aklımda sadece tavus kuşu ve paçalı tavuklar kalmış. Pek fazla bir hayvan yoktu. Fili ilk defa Atatürk Orman Çiftliği'nde görmüştüm.
San Diego Hayvanat Bahçesi
Hayvanat bahçelerinin çok keyifli yerler olduğunu düşünmüyordum, San Diego'dakini görene kadar. Sadece havyanları değil hayvanların doğal ortamlarını korumak için oluşturulmuş bitki örtüsü ve tanıtım amaçlı yapılan organizasyonlar orayı etkileyici yapıyor. Eğer dilerseniz, önce bir otobüs turu ile kısaca bilgi edinmeniz mümkün. Teleferik ile üst kısımlara çıkıp, aşağılara yürüyerek gelmeyi de tercih edebilirsiniz. Tamamını, hakkını vererek gezmek için bir gün ayrılabilir.San Diego Zoo
Dallas Hayvanat Bahçesi

Dallas'taki hayvanat bahçesini çok merak etmiyorum, daha çok kızımız istediği için gidiyoruz. Ön yargılı olmamak gerek, fena geçmiyor günümüz. En çok hoşuma giden kısım kara kaplumbağası ve onun bakımından sorumlu görevlinin sunumuydu. Bir monolog değildi; arada sorularıyla çocuklarda merak uyandırdı ve onların da katılımını sağladı. Dallas Zoo


Görevli ilk önce kaplumbağayı bize tanıttı: George. Sonra da yaşı hakkında bir tahminde bulunmamızı istedi. Tahminleri aldıktan sonra gerçek yaşını (40) söyledi ve kara kaplumbağalarının ortalama kaç yıl (150) yaşadıklarını. Devamında merak ettiğimiz şeyler varsa sorabileceğimizi söyledi; nasıl beslendiği soruldu, nereden geldiği soruldu. Görevli cevaplara ek olarak kaplumbağanın soğukkanlı bir hayvan olduğunu söyledi. Sonra soğukkanlı olmak ne demek fikri olan var mı diye sordu. Bir çocuk kısaca açıklama yaptı ve görevli o açıklamanın üstüne çok basit bir şekilde "Soğukkanlı hayvanlar kendi vücut ısılarını kendileri ayarlama yeteneğine sahip değillerdir, bu da hava ne kadar sıcaksa vücutları o kadar sıcak, hava ne kadar soğuksa vücutları da o kadar soğuk olacağı anlamına gelir. Biz insanlar sıcakkanlıyızdır, yani vücut ısımızı vücudumuz kendisi ayarlar." Devamında avantajlar ve dezavantajlarla sunum devam etti. Kim derdi ki bir kaplumbağa sunumu küçük çapta bir fen bilgisi dersi içeriğinde geçecek, sunumu beğenmiştim.

Diğer beğendiğim bir nokta da panolardaki bilgiler oldu. Böceklerle ilgili kısım öğretici. Böcekler olmasa ne olurdu diye başlıyor, besin zincirini kısaca açıklıyor. Merak uyandırmadan ya da çocuklar için ilgi çekici hale getirmeden bilgi verme yoluna hiç gidilmemiş.

Hayvanat bahçesi içinde çocuklar için ayrıca küçük bir alan var, keçilere elinizle yem yedirebiliyorsunuz, bir görevli eşliğinde at üzerinde çocuğunuz bir tur atabiliyor, içinde ağaç olan bir evde hayvanların yumurtalarını ve ayak izlerini inceleyebiliyorsunuz.


12 Mart 2014 Çarşamba

Şapkadaki Kedi - The Cat in the Hat

şapkadaki kedi
Bu hafta yani 10 - 14 Mart hastası okul tatil, bahar tatili - spring break. Kütüphane etkinlikleri listesine bakıyoruz ve Cat in the Hat- Maske Yapımı etkinliğine gitmeye karar veriyoruz.

The Cat in the Hat, Theodor Seus ya da Dr. Seus adlı yazarın en bilinen kitabı ya da kitaplar serisi desek daha doğru olur. Aynı zamanda çizgi film olarak da görmek mümkün. Dr.Seus hayatta değil; ancak 02 Mart olan doğum günü hâlâ kutlanıyor. Bu yıl 110.doğum günü imiş. Mart ayında onun adına etkinlikler düzenlendiğini bu sayede öğrenmiş olduk.


şapkadaki kedi
Etkinliğin yapıldığı salona girince kızımıza "şuradaki masada boş yer var" diye seslenmiştim; birisi yavaşça yanımıza yaklaştı ve "Türk müsünüz?" diye sordu. 30 yıldır Amerika'da yaşıyormuş, o da torunlarını getirmiş etkinliğe. Bir süre sohbet ediyoruz, ondan şehirle ilgili bazı bilgiler alıyoruz. Maske tamamlanıyor ve kütüphaneden ayrılıyoruz.

Plano şehrinde 5 tane halk kütüphanesi var, şehirde yaşadığınıza dair bir doküman ve kimliğinizle ücretsiz bir kütüphane kartı almanız mümkün. Ben bugün başvurumu yaptım ve kütüphane kartımı aldım. Bakalım ilk hangi kitabı okuyacağım?

Gördüğüm kadarıyla kütüphanede çocuklar için hikaye okuma saatleri, bazı özel günlere yönelik etkinlikler, yetişkinler için kitap kulübü, teknoloji kullanımı gibi bazı temel eğitimler, film izleme etkinlikleri, vb düzenleniyor. Kitap dışında dvd ve e-book hizmetleri de var.

11 Mart 2014 Salı

Wells Elementary School

public shool in pisd

Altı yaşında bir kızımız var, şu an evin yakınındaki devlet okulunda, ana sınıfı öğrencisi. Buraya taşınmadan önce okulları elimizden geldiğince araştırmaya çalıştık. Bir yazıda PISD-Plano Independent District'in iyi olduğunu okumuştum, bu bölgeye detaylı bakmaya karar verdik.

Okulların kayıtlı olduğu www.greatschools.org diye bir site var. Bu siteden bir bölgedeki tüm okulları, tiplerini, öğrenci sayılarını, öğrencilerin dağılımını, varsa veli yorumlarını, program detaylarını, öğretmen/öğrenci oranı gibi detayları görmek mümkün. Bir de her okulun ve bölgenin 10 üzerinden puanını görebiliyorsunuz. Puanlama eyalet sınavlarındaki okul ortalaması gibi kriterlere göre hesaplanıyor.


PISD içinde yer alan, devlet okulu tipinde 44 ilkokul vardı. Bunların içinde de 18 tane 10 puan ya da 9 puan almış okul vardı. Her birinin etnik dağılımı farklı idi, herhangi birinin yüzde olarak baskın olmadığı okullara öncelik verdik. Diğer bir değişken de ev oldu, çünkü adresinize göre bir devlet okuluna kayıt yaptırabiliyorsunuz. Her okulun bir adres sınırı var, bu sınırlılık içindeki siteleri listeleyip görevlilerle görüşmeye başladık. Kayıt öncesi bir mail yeterli oldu, gerekli belgeleri öğrendik ve temin ettik.Okula belgeleri teslim etmemizin ertesi günü kızımız okula başladı.

Okuldan en fazla 2 mil uzakta oturanlar için ücretsiz okul otobüsü var, biz henüz okula alışmadan otobüse binsin istemedik. Kendimiz alıyoruz, okuldan öğrencilerin alınma olayı çok hızlı oluyor.  İlk gün biraz şaşırmıştık.Okulun toplam 550 öğrencisi var. Otobüsler okul bitiş saati gelince hemen ayrılıyor, arabalar ise bir konvoy oluşturuyor. Her arabanın aynasında öğrenci ismi ve sınıfı yazılı bir kart asılı. Araba okula yaklaşınca eli telsizli bir öğretmen anos yapıyor, size de 1 ile 5 arası bir numara söylüyor. Siz ilgili numaraya yaklaşana kadar çocuğunuz dışarı çıkarılmış oluyor, nöbetçi öğrenci ve öğretmen tarafından arabaya bindiriliyor. Okulun boşaltılması yaklaşık 15 dakika sürüyor. Sabahları da benzer bir durum var, siz arabadan inmiyorsunuz ilgili nöbetçiler kapıyı açıp indiriyor.Hiç acele etmiyorlar, sakin bir şekilde sıra ilerliyor. Bu arada karşıdan karşıya geçmesi gereken bir öğrenci olursa kovboy şapkalıgörevli düdüğünü öttürüyor, elinde bayrak; yere bir stop tabelası koyuyor ve çocuğun karşıya geçmesi bitene kadar bekleniyor. Okul önundeki 200m uzunluğundaki kısımda cep telefonu kullanmak yasak, cezası yaklaşık $200.00.


Bob Woodruff Park


Geldiğimizden beri yakın çevremizdeki parkları keşfetmeye çalışıyoruz.Bugün nereye gidelim dedik ve Bob Woodruff Park'ı seçtik. Uzaklık olarak fena görünmüyor 6-7 mil civarı.

Parka giderken arabayı ben kullandım, trafiğe ve arabaya alışmaya çalışıyorum. Araba konusunda çok tutucuyum, sürekli Ankara'daki arabamın kulaklarını çınlatıyorum. Trafik düzenli ama biraz hızlı akıyor diyebilirim. Türkiye'de sol şerit hızlı gitmek isteyenlerin şerididir, burada sola ve sağa dönüşler için son anda ilgili şeride geçemiyorsunuz. Başka bir şeritten de öyle dönmek istediğiniz yöne gitme şansınız yok. İlk günler sanki sağ ve sol şeritteki arabalar önüme kıracak gibi geliyordu; düşünsenize önünüzdeki araç dönmek için yavaşlamış, kaç araç şerit değiştirmeden dönmesini bekler? Burada bekliyorlar. Trafik konusunu ayrı bir postta detaylı anlatmak istiyorum.

Neyse lafı trafikle ilgili uzattım, parka geliyorum. Parka gelmeden önce yol kenarındaki kısmen yeşil ağaç topluluğu dikkat çekiyor. Yaklaşınca kalabalık olduğunu görüyoruz. Parkın ortasında bir göl var, kıyısında ördekler ve martıya çok benzettiğim beyaz bir kuş topluluğu. 

The Lake

Çocuklar için bir oyun alanı, üstü kapalı bir piknik alanı ve uçurtma uçuranların olduğu geniş çim bir alan var. gölün etrafında bir tur yürüdüm, yaşlı bir çift vardı. Kadın, tekerlekli sandalyede oturan adama True Believing adlı bir kitabı okuyordu. Çimlerde biraz dinlendik, birşeyler atıştırdık. Bir dahaki sefer uçurtma alıp gelmek güzel bir fikir gibi göründü.

The Lake


The Lake

Teksas Hakkında Kısaca


11 Şubat 2014 tarihinden bu yana bulunduğum Teksas eyaletini Wikipedia notlarıyla kısaca tanıyalım...

 


Teksas Bayrağı
Teksas kelimesi Caddo (Doğu Teksas 'ta yaşamış bir kabile) dilinde arkadaş anlamına geliyor.
Eyalet aynı zamanda " Lone Star State " olarak da anılıyor, eski bağımsız bir cumhuriyet oluşuna ve Mexico'dan bağımsızlığını kazanma mücadelesine ithafen. "Lone Star" eyaletin bayrağında da yer alıyor.


Amerika Birleşik Devletleri haritasına bakıldığında Teksas'ın güneyde olduğu görülür. Haritadaki şeklini tombik bir balığa benzetiyorum. bu tombik balığın Batısında New Mexico, kuzeyinde Oklahoma, kuzeydoğusunda Arkansas, doğusunda Louisiana ve güneydoğusunda Meksika körfezi, güneyinde Meksika var.




Yüz ölçümü yaklaşık 696 bin km2. (Bitişik mi ayrı mı yazıyorduk diye düşünüp, TDK kontrolü sonrası ayrı yazıyorum.)  Büyüklüğü karşılaştırabilmek açısından Türkiye'nin yüz ölçümünü de yazalım, yaklaşık 784 bin km2Bildiğim kadarıyla yüz ölçümü en fazla olan eyalet Alaska, ikinci sırada Teksas yer alıyor.  Nüfus yaklaşık 23 milyon civarı. 

Teksas'ın başkenti Austin. Austin ile benim memleketim olan Antalya'nın kardeş şehir ilişkisi var.